O
Vücut yağ oranının artması ile birlikte davranış, endokrin ve metabolik değişikliklerle kendini gösteren, kompleks ve birçok faktöre bağlı bir hastalıktır.
Yalnızca dış görünüşe bağlı bir sorun olarak algılanarak halk arasında “fazla kilo” ile “aşırı şişmanlık” birbiri yerine kullanılan ifadeler olsa da bunlar tıbbi olarak farklı kavramlardır.
Dünyada 1,6 milyar kişi fazla kilolu ve bunların 400 milyonu da obez kategorisindedir.
Sağlık Bakanlığınca yapılan “Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması-2010” ön çalışma raporuna göre Türkiye’de obezite sıklığı;
olarak bulunmuştur.
Obezite; günümüzde kozmetik bir problem olarak değil birden fazla organ sistemi için uzun dönemde olumsuz etkisi olan, karmaşık metabolik bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Karmaşık metabolik alt yapısından dolayı bilinen farklı diyetlerin uygulanması etkisiz ve/veya hastaya zarar verici olabilmektedir.
Obezite, sigara bağımlılığının ardından önlenebilir sağlık sorunları içinde dünyada 2. sırada yer almaktadır.
Tip I Obezite: Fazla yağ vücutta eşit dağılmıştır.
Tip II Obezite (Gynoid, Kadın, Armut Tipi): Fazla yağ daha çok kalça ve basenlerdedir. En çirkin görünümlü ama sağlık açısından en az risk oluşturan tipidir.
Tip III Obezite (Visceral Obesitiy, Organlarda): Karın içi organlarda ve dokularda yağlanma fazladır. Dışarıdan belirgin olmayabilir. En tehlikeli obezite tipidir.
Tip IV Obezite (Android, Erkek, Elma Tipi, Santral): Fazla yağ gövdede ve özellikle bel çevresindedir. Tip III den sonra en tehlikeli obezite çeşidir.
Obezite hastalığının en temel belirtisi vücutta aşırı yağ dokusu birikimidir. Hastalık, estetik görüntü bozukluğunun yanı sıra bazı sağlık sorunlarını da beraberinde getirebilir. Obeziteye bağlı olarak ortaya çıkan sorun ve belirtilerin arasında şunlar yer alır:
Obeziteye neden olan etmenler tam olarak açıklanamamakla birlikte aşırı ve yanlış beslenme ile fiziksel aktivite yetersizliği, yani uzunca bir süre boyunca alınan enerjinin tüketilen enerjiden fazla olması obezitenin en önemli nedenleri olarak kabul edilmektedir.
Bu faktörlerin yanı sıra genetik, çevresel, nörolojik, fizyolojik, biyokimyasal, sosyo-kültürel ve psikolojik pek çok faktör birbiri ile ilişkili olarak obezite oluşumuna neden olmaktadır. Genetik yatkınlık çok önemli bir faktördür. Vücut kitle indeksi %66 oranında genetiktir, yani ebeveyn kilosu %66 ihtimalle çocuklara geçmektedir.
Obezite hastalığı bebeklik çağından itibaren her insanda görülebilir, genellikle ergenlik ve yaşlılık döneminde görülme sıklığı artış gösterir.
Tüm dünyada özellikle çocukluk çağı obezitesindeki artışın sadece genetik yapıdaki değişikliklerle açıklanamayacak derecede fazla olması nedeniyle, obezitenin oluşumunda çevresel faktörlerin rolünün ön planda olduğu kabul edilmektedir.
Obezitenin birçok nedeni olmakla beraber hastalığın oluşmasındaki en büyük etken hareketsiz yaşam ve sağlıksız beslenmedir. Obeziteye sebep olan başlıca risk faktörleri aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
Yanlış beslenme, hastalığının birincil nedenleri arasında yer alır. Hatalı beslenme davranışları aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
Obezite tedavisi, bireyin kararlılığını ve etkin katılımını gerektiren, tedavisi zorunlu, uzun ve süreklilik gerektiren bir süreçtir. Obezite oluşumunda pek çok faktörün etkili olması, bu hastalığın önlenmesi ve tedavisini son derece güç ve karmaşık hale getirmektedir. Ama kişinin istemesi ve kararlı olması ile başlamak önemlidir.Doktoruna güvenmeli ve sabırlı olmalıdır.Bu süreç 1 yıla kadar uzayabilir.
Her bir hasta, obezite sorununun altında yatan faktörler, yeme alışkanlıkları, psikolojik problemler, sağlık durumu gibi konularda detaylı bir incelemeden geçirilir ve bu incelemeler sonucunda hastaya uygun tedavi programı belirlenir. Bu tedavi programları tıbbi beslenme ve egzersizin yanı sıra akupunktur,ozon,gıda takviyeleri tibbi tedavi (hormonal ve kronik hastalıklar ile mücadele ) mide botoksu ve cerrahi tedavi gibi seçenekleri de içerebilmektedir.
Obezite tedavisinde temel amaç, gerçekçi bir vücut ağırlığı kaybı hedeflenerek, obeziteye ilişkin morbidite (yakalanma) ve mortalite (ölüm) risklerini azaltmak, bireye yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırmak ve yaşam kalitesini yükseltmektir.
Obezite tedavisinde kullanılan yöntemler :
1.Tıbbi Beslenme (Diyet) Tedavisi
Obezitenin tedavisinde tıbbi beslenme tedavisi anahtar rol oynamaktadır. Obezite hastalığı zayıflama diyetleri ve diyeti destekleyen bazı uygulamalar ile önüne geçilebilen, tedavisi mümkün bir hastalıktır.
Diyet boyunca kalorinin hangi besin kaynaklarından, ne sıklıkla alınacağı ‘kişiye özel’ belirlenmelidir. Diyetlerde hedef, bire bir yazılan listelere uymak değil, kişinin kendisinin esnetebileceği, yer değişiklikleri yapabileceği, sürdürebileceği ve en önemlisi yaşam tarzı haline getirebileceği eğitimi almasını sağlamaktır.
Obezitede beslenme tedavisi ile:
2. Egzersiz Tedavisi
Egzersiz tedavisinin kilo kaybı sağlamadaki etkisi halen tartışmalı olsa da, fiziksel aktivitenin yağ dokusu ve karın bölgesindeki yağlanmayı azalttığı, diyet yapıldığında görülebilen kas kütle kayıplarını önlediği kesin olarak kabul edilmektedir.
Egzersiz tedavisi ile, bireylerin diyet tedavisini destekleyici nitelikte zayıflaması ve tekrar kilo alımlarının önlenmesi sağlanmaktadır.
Yetişkinlerin her gün ortalama 30 dakika orta şiddette egzersiz yapması önerilmektedir. Bu düzey bir aktivite günlük 840 kj (200 kkal) enerji tüketimini sağlar. Obez kişilerde her gün fiziksel olarak aktif olmak amaçlanmaktadır. Enerji harcaması kişinin vücut ağırlığı ve aktivite şiddetine göre değişir.
Obez bireyde, egzersiz programının uygulanmasında dikkat edilmesi gereken en önemli konular, enerji harcamasını artırırken yaralanma riskinin en düşük düzeyde tutulmasıdır. Önerilen egzersiz programı, bireye özgü olmalı, eğlenceli, uygulanabilir ve bireyin günlük yaşam alışkanlıkları ile uyumlu olmalıdır.
3.Davranış Değişikliği Tedavisi (Psikolojik Tedavi)
Vücut ağırlığının denetiminde davranış değişikliği tedavisi, fazla ağırlık kazanımına neden olan yemek yeme ve fiziksel aktivite ile ilgili olumsuz davranışları olumlu yönde değiştirmeyi veya azaltmayı, olumlu davranışları ise pekiştirerek yaşam biçimi haline gelmesini amaçlayan bir tedavi şeklidir. Davranış değişikliği tedavisinin basamakları aşağıdaki gibi sıralanmaktadır:
4.Farmakolojik Tedavi (İlaç Tedavisi)
Obezite tedavisinde kullanılacak ilaçlar hafif ve orta derecede ağırlık fazlalığı olan bireyler için uygun değildir. Kullanılan ilaçların;
gerekliliği büyük önem taşımaktadır.
Obezite tedavisinin başarılı olması için hastanın ilaç tedavisinin yanı sıra tıbbi beslenme tedavisi ve egzersiz tedavisini sürdürmesi ve düzenli olarak kontrollere gelmesi gerekmektedir.
5.Cerrahi Tedavi
İleri düzeyde şişmanlığın görüldüğü ciddi obezite hastalarında, özellikle de ciddi komplikasyon gelişme riski yüksek olduğunda hekim önerileri doğrultusunda obezite ameliyatı uygulamaları ile de tedavi gerçekleştirilebilir.
Obezite cerrahisi yaklaşım olarak temelde ikiye ayrılır:
Bariatrik Cerrahi
Bariyatrik cerrahide amaç; besinlerle alınan enerjinin azaltılmasına yönelik olarak, besinlerin sindirim sisteminde (gastrointestinal sistem) emilimlerini azaltmaktır.
Bu amaçla;
Tüp Mide Ameliyatı (Sleeve Gastrektomi)
En güncel cerrahi tedavi yöntemidir. Midenin belli bir bölümünün çıkarılması sonucu kalan midenin tüp şeklini almasından dolayı tüp mide ameliyatı olarak da bilinen yöntemdir. Hastalar mide hacminin küçülmesiyle az gıda ile çabuk tokluk hissettiklerini belirtirler. Aynı zamanda ve asıl etki olarak da açlık tokluk kontrolünü sağlayan hormonlar üzerinde değişiklikler olmaktadır. Hem kilo verdirmede hem de diyabet gibi eşlik eden metabolik bozuklukların düzeltilmesinde etkindir. Fazla kiloların yaklaşık %60’ının kısa sürede verilmesini sağlayabilen ve sıklıkla mide barsak geçişinde değişiklik olmadığından daha fizyolojik ve metabolik bozuklukların düzelmesinde de etkili bir yöntemdir.
Mide Balonu Ameliyatı
Mide içine yerleştirilen balon, hacim küçültücü etki yapar. Balonun mide içinde 6 aydan uzun kalması ile ortaya çıkabilen balon sönmesi, enfeksiyon ve mide aşınması gibi komplikasyonlar nedeni ile fazla önerilmemektedir. Uzun dönem tedaviden ziyade süper obez hastalarda obezite cerrahisi öncesi kilo verdirilmesinde ve ciddi yandaş hastalıkları olan hastalarda cerrahi için başlangıç tedavisi olarak tercih edilebilir.
Gastrik Bypass
Bu yöntemde mide küçültülmekte ve ince bağırsaklar belli bir mesafeden bu yeni küçük mideye bağlanmaktadır. Bu yöntemlerde de mide küçültüldüğünden az gıda ile çabuk tokluk hissedilmesi, açlık tokluk kontrolünü sağlayan hormonlarda ki değişiklikler ve ek olarak barsak geçişi değiştirildiği için emilim bozucu mekanizma ile kilo kaybı sağlanabilmektedir. Dolayısıyla hem kilo kaybı hem de metabolik bozuklukların düzeltilmesine yardımcı olunur. Fazla kiloların yaklaşık %6o-80’i verilebilir. Daha kompleks bir ameliyat olduğu için komplikasyon oranları tüp mide ameliyatına göre daha yüksek ve hastanede kalış süresi daha uzundur.
Mide Botoksu:
Endoskobik girişimle 2 flk botoksun midenin 20 değişik yerine yapılan botoks enjeksiyonlar 15 dk da uygulanmaktadır ve 6 ay süreyle mide boşalmasını geciktirmek( 6 saatte yakın )amaçlanmaktadır.Bu metot ile az yemesi mide küçülmesi ve takiben gıda uzun süre midede kalarak tokluk hissi oluşturulmaktadır.Doç Dr. Murat Kanlıöz tarafından da Uluslararası Obezite dergisinde yayınlanmış ve çok iyi sonuçlar alınmıştır.Detaylı bilgiyi kliniğimizden alabilirsiniz.
Rekonstrüktif Cerrahi
Rekonstrüktif cerrahide ise amaç; vücudun çeşitli bölgelerinde lokalize olmuş mevcut yağ dokularının uzaklaştırılmasıdır. Bu tedavi estetik ağırlıklıdır ve eğer hasta obezite tedavisinin gereklerini yerine getirmezse yağ birikimi tekrar gerçekleşmektedir.
Sağlıklı ve kaliteli bir yaşam için ideal kilo oldukça önemlidir. Zayıfladığınızda vücudunuzda oluşan değişimler aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Randevu ve İstekleriniz İçin